Tefekkür edemeyecek kadar dumura uğrayan zihinlerimiz!

Günümüzde Müslümanların karşılaştığı en büyük zorluklardan biri, yoğun hayat koşturmacası, siyaset gündemi, futbol, ekonomik sorunlar gibi dış etkenlerin zihinlerini meşgul etmesi ve tefekkürden uzaklaştırmasıdır.

Peki tefekkür nedir?

Tefekkür, Allah’ın yarattığı her şeydeki hikmetleri, delilleri, sanatları ve güzellikleri düşünmek, anlamak ve idrak etmektir. Tefekkür, Müslümanın imanını güçlendiren, kalbini yumuşatan, ruhunu dinginleştiren ve hayatına anlam katan bir ibadettir. Tefekkür, aynı zamanda Müslümanın hayatını Allah’ın rızasına uygun şekilde düzenlemesine, sorumluluklarını yerine getirmesine, iyiliği emredip kötülükten sakındırmasına ve topluma faydalı olmasına yardımcı olan Müslümanlığın başladığı yerdir.

Peki, tefekkür nasıl yapılır? Tefekkür için öncelikle zihnimizi boşaltmamız, sakin bir ortam bulmamız ve Allah’ın yarattığı her şeye dikkatle bakmamız gerekir. Kur’an-ı Kerim’de Allah, bizleri gökyüzüne, yeryüzüne, dağlara, denizlere, bitkilere, hayvanlara, insanlara ve kendi nefislerimize bakmaya ve bunlarda Allah’ın varlığını, birliğini, kudretini ve rahmetini görmeye davet eder.

Tefekkür ederken Allah’ı zikretmek, O’na hamd etmek, O’na şükretmek ve O’ndan istemek tefekkürün bize kattığı ile kazançtır. Tefekkür eden kulların ilim öğrenerek, öğrendikleri ile amel ederek, yaptığı ameli sadece ve sadece Allah rızası için yaparak geçirdikleri bir ömür ise tefekkürün meyvesi gibidir. Tabi ki bunları yapabilmek için doğru tefekkür etmek gerekir ki, işte Allah dostlarının rehberliği de tam da burada önem arz eder. Zira felsefeciler de tefekkür eder fakat çoğu zaman menzile ulaşamazlar. Allah rızasına kavuşturan bir tefekkür; tefekkürle Allah rızasını bulmuş, nasıl bulunacağını tecrübe etmiş Allah dostlarının rehberliğinde mümkün olabilir. Hem bu öyle bir rehberliktir ki, kişi yolun başında tefekkürün T’sini yapamazken menzile vardığında tüm hayatı tefekkür ve hikmet dolu oluverir.

Tefekkür etmenin pek çok faydası vardır. Tefekkür eden kişi, Allah’ın varlığına ve birliğine daha kuvvetli bir inanç ile inanır, O’na daha çok güvenir ve O’na daha çok yaklaşır. Yani tam bir kul olmaya daha çok yaklaşır.

Tefekkür eden kişi, hayatın anlamını ve amacını kavrar, dünyevi kaygılardan kurtulur, bedeni ile dünyada meşgul olsa da kalbi ahirete iştiyak duyar. Tefekkür eden kişi, kendini tanır, eksikliklerini görür ve kendini geliştirir. Tefekkür eden kişi, çevresindeki insanlara ve canlılara merhametli ve saygılı olur, onların haklarını korur ve onlara iyilik yapar. Tefekkür eden kişi peygamberlerden (Aleyhimusselam) sonra onların yeryüzündeki varisleri olmaya namzet olan kişidir.

Tefekkür bir seferlik bir gayret değil, hayatın bir parçası belki de tümüdür. Bu seviyeye gelebilmek için tefekkürü, yapabileceğimiz belki çok az bir zaman diliminden (günlük 15 dakikadan) başlayıp hayatımızın tamamına yaymalı ve ivmeyi sürekli artırma gayreti içerisinde olmalıyız. Bunu beceremiyorsak her gün en azından birkaç dakika da olsa tefekkür etmeye çalışmalıyız.

Unutmayalım ki tefekkür edenler ancak akıl sahipleridir. Ben kimim? Nereden geldim? Nereye gidiyorum? Sorusunu sorabilenler başkalarının gündeminde boğulmaktan kendilerini kurtarabilir,  kendi gündemlerine, kendilerini kurtaracak çarelere dönebilir, paçayı kurtarabilir.

Müslüman zihninin tefekkürle yol bulma çabası, günümüzde pek çok kişi tarafından ihmal edilen bir konudur. Oysa tefekkür, Kur’an’ın bize emrettiği ve Peygamberimizin (s.a.v.) örnek gösterdiği bir ibadettir.

Gerçek bir tefekkür, sadece düşünmek değil, aynı zamanda düşündüklerimizi hayata geçirmek demektir. Mesela, Kur’an’da Allah’ın bize verdiği nimetleri saymak ve şükretmek bir tefekkür çeşididir. Bu sayede, Allah’ın rahmetini ve kudretini daha iyi kavrayabiliriz. Allah Subhânehû ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Allah’ın verdiği nimetleri tek tek saymak isteseniz, imkânı yok, onları toplu halde bile sayamazsınız. Fakat Allah, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.”

(Nahl Suresi, 18)

Ya da Peygamberimizin (s.a.v.) hayatını okuyup onun sünneti seniyesini ve örnek ahlakını düşünmek de bir tefekkür şeklidir. Bu sayede, onun güzel ahlakını ve örnek davranışlarını kendimize rehber edinebiliriz. Allah Subhânehû ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Allah Rasûlü’nde sizin için; Allah’a ve âhirete kavuşmayı uman ve Allah’ı çok çok zikreden kimseler için her bakımdan uyulması gereken mükemmel bir örnek vardır.”  

(Ahzab Suresi, 21)

Tefekkürün en güzel uygulamalarından biri Kuran-ı Kerim okuyarak gerçekleştirilir. Zira Allah Subhânehû ve Teâlâ Hazretleri Kuran-ı Kerimde tefekkür etmemiz için birçok misal verir, peygamberlerin ve salihlerin hayatlarından tefekkür edebileceğimiz incelikleri ve asilerin sakınılası davranışlarını tefekkürlerimize sunar. Rabbimizin bize olan hitabını bu tefekkürle okuyan Müslümanın hem her okudukça tefekkürü gelişir, hem de iç dünyası tarifi mümkün olmayan bir iç huzura kavuşur. Artık eskisi gibi bakmaz; görür, duymaz; işitir, bilmez; anlar!

Tefekkürle yol bulmak, hem bireysel hem de toplumsal olarak Müslümanların görevidir. Tefekkürle yol bulmak, Allah’ın rızasını kazanmak, O’nun yarattığı dünyayı tanımak ve onu düzene koymak, O’nun ayetlerini anlamak ve nihayet O’nun emirlerine uymak için gereklidir.

Tefekkürle yol bulmak, Müslümanların karşılaştığı zorluklara çözüm üretmek, adaleti sağlamak, hakkı savunmak ve hayrı yaymak için şarttır. Tefekkürle yol bulan Müslüman hem dünyada hem de ahirette Allah’ın razı olduğu yolu bulmuş ve gerçek saadete ulaşmış insandır.

Rabbimiz sen bizlere razı olduğun tefekkürü ve kulluğu nasib eyle. Amin