Muhammed b. Tayfûr es-Secâvendî (Ebû Abdillâh veya Ebû Ca’fer olarak da bilinir), 6. yüzyılın (Hicrî) önemli tefsir ve kıraat âlimlerinden biridir. 560/1165 yılında vefat etmiştir. Hayatı hakkında detaylı bilgi sınırlıdır; Sîstan bölgesinde, Kâbil ile Gazne arasında yer alan Segâvend (Arapça’da Secâvend) köyünde doğmuş olabileceği düşünülmektedir. Gaznevî nisbesi taşıması, Gazne şehrinde tahsil gördüğünü veya ilmî faaliyetlerini burada sürdürdüğünü işaret eder. İbnü’l-Kıftî, Zehebî ve İbnü’l-Cezerî gibi klasik müellifler tarafından kısaca zikredilmiş, ancak hocaları veya talebeleri hakkında yeterli kayıt bulunmamaktadır. Secâvendî, özellikle Kur’ân-ı Kerîm’in tefsiri, kıraati ve vakıf-ibtida (duraklama ve başlama) kuralları üzerine çalışmalarıyla tanınır. Önceki âlimler (örneğin Ebû Bekir İbnü’l-Enbârî, Ebû Ca’fer en-Nehhâs ve Ebû Amr ed-Dânî) vakıf konunu ele alsa da, Secâvendî’nin mushaflarda kullandığı terimler ve remizler (semboller) günümüze kadar standartlaşmış ve pek çok İslâm ülkesinde basılan mushaflarda uygulanmaktadır.

Secâvendî’nin başlıca eserleri şunlardır:

  • ʿAynü’l-meʿânî fî tefsîri’s-sebʿi’l-mesânî: Tefsir usulü, Mekkî-Medenî âyetler, nâsih-mensûh ilişkileri, kıraat imamları, dil ve kıraat farklılıkları, sûre başlarında harf/kelime/âyet sayıları, vakıf noktaları, nüzûl sebepleri ve ahkâm âyetlerinde fıkhî izahlar içeren kapsamlı bir tefsirdir. Nisâ sûresinin sonuna kadar olan kısmı modern tahkiklerde incelenmiştir. Oğlu Ahmed es-Secâvendî tarafından İnsânü ʿAyni’l-meʿânî adıyla ihtisar edildiği rivayet edilir.
  • ʿİlelü’l-vuḳūf (el-Vaḳfü ve’l-ibtidâʾü’l-kebîr): Vakıf ve ibtidâ kurallarını detaylı işleyen hacimli eseri olup, Muhammed b. Abdullah b. Muhammed el-Îdî ve Muhsin Hâşim Dervîş tarafından tahkik edilerek neşredilmiştir. Bu eser, Secâvendî’nin vakıf sisteminin temel kaynağıdır.
  • Ġarâʾibü’l-Ḳurʾân: Kur’ân’daki olağanüstü hususları ele alır.
  • Maʿrifetü aḥzâbi’l-Ḳurʾân ve en-ṣâfihî ve erbâʿihî ve eczâʾih: Kur’ân’ın ahzâb, sayfalar, rubûlar ve bölümleri hakkında bir eserdir.
  • el-Vaḳfü ve’l-ibtidâʾü’ṣ-ṣaġīr ve ʿİlelü’l-ḳırâʾât: Kısa vakıf-ibtida ve kıraat illetleri üzerine; bu ikisinin günümüze ulaşıp ulaşmadığı belirsizdir.

Secâvendî, vakıf-ibtida alanında öncüdür. Önceki âlimlerin “tâm, hasen, kabih” gibi terimlerine karşılık, mushaf yazımında pratik remizler (harf sembolleri) ve terimler geliştirmiştir. Bu sistem, Kur’ân tilavetinde anlam bütünlüğünü korumak ve hatalı duraklamaları önlemek amacıyla tasarlanmıştır.

Kur’ân-ı Kerîm’deki Vakıf Harfleri (Remizleri) Hakkında

Kur’ân-ı Kerîm’de vakıf (duraklama), tilavetin ritmini ve ahengini düzenler, okuyucunun uzun âyetlerde veya pasajlarda nefes almasını sağlayarak fiziksel rahatlık sunar ve âyetlerin anlam bütünlüğünü korur. Vakıf kuralları, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) uygulamalarıyla başlamış, sahâbe ve tâbiîn döneminde sistemleşmiş, 3.-4. yüzyıllarda (Hicrî) âlimler tarafından mushaflara işlenmiştir. Secâvendî, bu alanda çığır açarak İlelü’l-vuḳūf adlı eserinde vakıf yerlerini tasnif etmiş ve mushaflarda kullanılan remizleri standartlaştırmıştır. Bu remizler, genellikle âyet sonlarında veya uygun noktalarda yer alır ve şu şekilde gruplanır:

  • Lâzım (م): Zorunlu duraklama. Burada durmak farzdır; devam etmek anlamı bozar veya haram/makruh olur. Tam bir nefes alınır, ses kesilir.
  • Mutlak (ط): Mutlak/kesin duraklama. Cümle sonu gibi tam bir kesinti; uzun pasajlardan sonra nefes alınır ve tilavet bir süre durdurulur.
  • Câiz (ج): İzin verilen duraklama. Durmak da devam etmek de câizdir; her ikisi de anlamı korur, tercihe bırakılır.
  • Mücevvez li-vechin (ز): Bir vecih (yüz/sebep) için müsaade edilen duraklama. Devam etmek daha iyidir, ancak bir sebeple (örneğin nefes alma) durulabilir.
  • Murahhas li-zarûretin (ص): Zaruret için tahsis edilmiş duraklama. Nefes alma gibi zorunlu hallerde durulur, ancak mümkünse devam edilir; genellikle kısa bir mola için kullanılır.
  • Lâmelif (لا): Duraklama câiz olmayan yer. Burada durmak anlamı değiştirir veya eksik bırakır; mutlaka devam edilmelidir.

Bu remizler, Secâvendî’nin sisteminde mushaflara eklenerek tilavet hatalarını minimize etmiştir. Günümüz mushaflarının (örneğin Medine nüshaları) çoğunda bu semboller hâkimdir.

Bu sistem, Secâvendî’nin İlelü’l-vuḳūf eserinde detaylandırılmış olup, vakıf yerlerini illetlerine (sebeplerine) göre sınıflandırmıştır. Örneğin, lâzım ve mutlak duraklar anlam koruma amacıyla, câiz ve mücevvez ise tilavet kolaylığı için tasarlanmıştır. Modern tecvid eğitiminde bu remizler temel alınır; hatalı vakıf, âyetin tefsirini etkileyebilir (örneğin, bir soruyu cevapsız bırakmak gibi). Daha fazla örnek için mushafı veya Secâvendî’nin eserinin tahkikli neşrini (el-Îdî ve Dervîş ed., Beyrut 1422/2001) inceleyebilirsiniz.

Dua

Ey Rabbimiz!

Kur’ân-ı Kerîm’in tilavetini kolaylaştıran, anlamını koruyan ve âyetlerinin doğru okunmasına rehberlik eden kullarına rahmet eyle. Muhammed b. Tayfûr es-Secâvendî’ye, vakıf ve ibtida ilmini sistemleştirerek Kur’ân’a hizmet eden çalışmaları için özel bir rahmet ve mağfiret ihsan eyle. Onun ve tüm Kur’ân âlimlerinin ruhlarını şâd eyle, makamlarını âlî kıl, onları cennetinle ve rızanla mükâfatlandır. Bize de Kur’ân’ı öğrenme, yaşama ve hizmet etme yolunda gayret nasip eyle. Âmîn.